1 Şubat 2022 tarih ve 31737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe giren Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında, fiyat bilgisi içeren reklamlar ile indirimli satış reklamlarına ilişkin tüketicileri korumaya yönelik ek önlemler getirilmiştir.

Buna göre, herhangi bir mal veya hizmetin indirimden önceki satış fiyatının tespitinde indirimin uygulandığı tarihten önceki otuz gün içinde uygulanan en düşük fiyatın esas alınması gerektiği düzenlenmiştir.

Ayrıca, ilgili Yönetmeliğin Ek 1. Maddesi gereğince, Reklam Kurulu tarafından ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara karşı tüketiciyi korumaya yönelik kılavuzlar hazırlanacağı düzenlenmiş olup, bu kapsamda Reklam Kurulu tarafından hazırlanan “Fiyat Bilgisi İçeren Reklamlar ile İndirimli Satış Reklamları ve Ticari Uygulamaları Hakkında Kılavuz” (“Kılavuz”) da 12 Nisan 2022 tarihli 320 sayılı Reklam Kurulu toplantısında alınan 2022/1 numaralı ilke kararı ile yürürlüğe girmiştir.

Kılavuz, reklamlarda kullanılabilecek ifadelere yönelik somut örnekler eşliğinde çeşitli ilkeler ortaya koymaktadır. Bu ilkelerden öne çıkan bazıları aşağıdaki şekildedir:

  • Teslimat için yapılması gereken zorunlu ve makul masraflar haricinde, tüketicinin bir malı edinebilmesi için ödeme yapması gerektiği durumlarda, o mal için bedelsiz, bedava, ücretsiz veya bunun gibi tanımlamalarda bulunulmamalıdır. Tüketicinin ödemesi gereken tüm, teslimat ve posta ücretlerinin fiyatla birlikte gösterilmesi esastır. Şayet bu ücretler makul bir şekilde önceden hesaplanamazsa tüketicilere “Teslimat ücretleri geçerlidir ve varış yerine göre değişebilir” ve benzeri ifadelerle gerekli bilgilendirme yapılmalıdır.
  • Bir satıcı veya sağlayıcının farklı mal veya hizmet kategorileri için farklı indirimler sağlayarak yaptığı genel bir fiyat indirimine ilişkin reklamlarda, mal ve hizmet kategorilerinin ve bunlarla ilgili fiyat indirimlerinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Kampanyaya dahil olan mal veya hizmetlerin “kış sezonu ürünleri”, “…marka ürünler”, “mavi noktalı ürünler”, “2. ürüne” ve benzeri ifadelerle tüketicilerin anlayabileceği açık ve anlaşılır bir şekilde reklamlarda ayırt edilebilir olması gerekmektedir.
  • İndirimli satış̧ kampanyalarına ilişkin reklamlarda “…e varan”, “…den itibaren”,“…e kadar” ibaresine okunabilir büyüklükte yer verilmelidir. Bu ibareler ile indirimli satışa tabi olduğu duyurulan malların kapsamı tüketicinin makul beklentisini karşılamalıdır.
  • Yaşlılar, engelliler ve çocuklar gibi hassas tüketici gruplarına yönelik indirimli satış̧ reklamlarında ve ticari uygulamalarda ilave özen gösterilmesi gerekmektedir. Özellikle çocuklara yönelik indirimli satış reklamlarında;
  • mal veya hizmetin fiyatının düşük olduğu algısı oluşturacak şekilde, fiyat bilgisinin yanında “yalnızca” veya “sadece” gibi ifadeler kullanılmamalıdır,
  • çocuklar, bir mal veya hizmeti edinmek için, ebeveynlerini veya başkalarını ikna etmeye doğrudan teşvik edilmemelidir,
  • mal veya hizmetlerin edinilmesi için çocukların sözleşme yapmalarını ima edecek ifadeler kullanılmamalıdır.

Yönetmelik’te yer alan indirimli satış reklamlarına ilişkin düzenlemelere ilişkin aydınlatıcı bilgilerin yer aldığı Kılavuz’da öne çıkan bazı uygulama kuralları aşağıdaki şekildedir:

  • Bir mal veya hizmete ilişkin indirim yapıldığını gösteren yazılı, sesli veya görsel herhangi bir ibarenin yer aldığı reklamlarda; indirimden önceki fiyat, indirimli satışın başlangıç ve bitiş tarihleri ile indirimli olarak satışa sunulan mal veya hizmetin miktarı sınırlı ise bu miktarın açık ve anlaşılır bir biçimde belirtilmesi zorunludur.
  • İndirimli satış reklamlarında, hangi mal veya hizmetlerin indirimli satışa konu edileceği veya ne kadar indirim uygulanacağı hususlarında anlam karışıklığına yol açarak tüketicileri yanıltabilecek veya gerçekte olduğundan daha fazla indirim uygulanıyormuş izlenimi oluşturacak ifade veya görüntülere yer verilemez.

İlgili mevzuat kapsamında belirtilen yükümlülüklere aykırılık halinde reklam verenlerin sorumluluğunun yanı sıra, aracı hizmet sağlayıcılarının da hangi şartlarda reklam veren olarak sorumlu olabileceği örnekler ile detaylı olarak açıklanmıştır.

Sonuç olarak, Reklam Kurulu tarafından hazırlanan Kılavuz, somut örnekler de vermek suretiyle fiyat bilgisi içeren reklamlara ilişkin son derece koruyucu düzenlemeler getirerek, yeterince açık olmayan veya yanıltıcı olabilecek reklamların önünü kesmeyi amaçlamaktadır.

Tüketici şikayetleri ve tüketici değerlendirmelerine ilişkin yakın zamana kadar herhangi bir özel hukuki düzenleme bulunmamaktaydı. Bu nedenle, Reklam Kurulu, ürün ve hizmetlerle ilgili paylaşılan tüketici değerlendirmelerini ve yorumlarını şikayet üzerine veya re’sen reklam hukukunun genel ilke ve prensiplerine göre incelemekteydi. Reklam Kurulu incelemesinde genel olarak tüketici yorumlarının doğruluğu, reklamın özel düzenlemelere tabi olan ürün ve hizmetlerin reklamlarına uygunluğu gibi hususları değerlendirmekte, tüketici değerlendirme ve şikâyetlerini incelemekte, yanıltıcı reklam ve haksız ticari uygulamalar çerçevesinde kararlar vermekteydi.

Bu kapsamda, Reklam Kurulu 8 Aralık 2020 tarihli ve 2020/3312 sayılı emsal niteliğindeki bir kararında gıda satışı yapılan bir internet sitesinde satıcının, ayıplı mal ve olumsuz teslimat koşulları hakkında tüketici tarafından yapılan şikâyetleri internet sitesinden kaldırdığını tespit etmiştir. Satıcı tarafından olumsuz değerlendirmelerin kaldırılması nedeniyle, diğer tüketicilerin yalnızca olumlu değerlendirmeleri gördüğünü ve bu nedenle tüketicilerin satın alma kararının olumsuz etkilendiği ifade edilmek suretiyle, Reklam Kurulu tarafından bu eylemlerin durdurulmasına karar verilmiştir.

Görüleceği üzere, özel bir hukuki düzenleme olmamasıa rağmen, Reklam Kurulu genel hukuk kurallarına dayanarak tüketici değerlendirmelerini ve şikayetlerini incelemekteydi.

Ancak, 1/2/2022 tarih e 31737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’ne (“Yönetmelik“) eklenen muhtelif maddelerle Reklam Kurulu tarafından yapılan incelemelere özel bir hukuki dayanak getirilmiştir. Buna göre, Yönetmelik’e eklenen “Tüketici Değerlendirmeleri” başlıklı madde 28/B uyarınca;

  1. İnternet ortamında, satıcı ve sağlayıcılar ya da bunlar adına mesafeli sözleşme kurulmasına aracılık eden aracı hizmet sağlayıcıları tarafından, tüketicilerin bir mal veya hizmete ya da satıcı veya sağlayıcılara ilişkin değerlendirme yapmasına imkân sağlanması durumunda; bu değerlendirmelerin, sadece ilgili mal veya hizmeti satın alanlar tarafından yapılmasına izin verilir.
  2. Bu değerlendirmelerin yayınlanmasına ilişkin belirlenen esas ve kurallara değerlendirmelerin yayınlandığı alanda ya da bir bağlantı veya uyarı işareti ile tüketicilerin yönlendirildiği açılır ekranda yer verilir.
  3. Tüketici değerlendirmeleri, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra olumlu ya da olumsuz ayrımı yapılmaksızın en az bir yıl süre ile herhangi bir yönlendirme yapılmadan tarih, değerlendirme notu, satıcı veya sağlayıcıya göre sıralanma gibi objektif bir ölçüte göre yayınlanır. Belirlenen esas ve kurallar çerçevesinde yayınlanmasına izin verilmeyen tüketici değerlendirmelerine ilişkin hususlar değerlendirmeyi yapan tüketiciye derhal bildirilir.
  4. İlgili mevzuatına aykırı sağlık beyanı içeren tüketici değerlendirmeleri yayınlanamaz.
  5. Değerlendirme yapılan mal veya hizmet ile ilgili yaşanan tüketici mağduriyetinin satıcı veya sağlayıcı tarafından giderildiğinin tüketici ya da satıcı veya sağlayıcı tarafından bildirilmesi halinde bu durum, gerekli doğrulama yapıldıktan sonra ilk değerlendirmeyle aynı yerde gecikmesizin yayınlanır.
  6. Bir mal veya hizmetin satışını artırmak amacıyla doğru olmayan değerlendirmelerin yapılmasına ya da mal veya hizmeti onaylayan ifadelerin kullanılmasına yönelik gerçek veya tüzel kişiyle anlaşma yapılamaz ya da hizmet satın alınamaz.

Ayrıca, Yönetmelik’e eklenen “Tüketici şikâyetlerinin yayınlamasına ilişkin uygulamalar” başlıklı 28/C maddesi uyarınca;

Esas faaliyet alanı internet ortamında bir mal veya hizmete ya da o mal veya hizmetin satıcı veya sağlayıcılarına ilişkin değerlendirme niteliğindeki tüketici şikâyetlerinin yayınlanmasına imkân sağlamak olan şikâyet platformları tarafından;

  1. Hakkında değerlendirme yapılan satıcı veya sağlayıcılara, değerlendirmenin yayınlanmasından önce açıklama yapma veya cevap verme hakkını kullanabilmeleri için en az yetmiş iki saat süre tanınır.
  2. Değerlendirmeler, bu süre dolmadan önce veya gerçeği yansıtmadığının anlaşılması halinde yayınlanmaz.
  3. Değerlendirmeye ilişkin açıklama yapma ve cevap verme hakkını kullanacak olan satıcı veya sağlayıcılara platforma üyelik, ücret alma ve benzeri uygulamalara bağlı olmaksızın etkin bir iletişim yöntemi sağlanır.

Son olarak, Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nde yapılan 1 Şubat 2022 tarihli değişikliklerde, ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara karşı tüketiciyi korumaya yönelik kılavuzlar hazırlanması konusunda Reklam Kurulu’na açıkça yetki verilmiştir.

01/04/2022 tarih ve 31796 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “7392 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun İle Kat Mülkiyeti Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına

Dair Kanun” (“Kanun”) ile çoğunluğu 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (“TKHK”) sair maddelerinde ve 634 Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (“KMK”) 59. Maddesinde olmak üzere bir takım değişiklikler getirilmiştir.

Bu kapsamda, ön ödemeli konut satışlarında konut teslimi bakımından getirilen azami süre 48 aya çıkartılmış, satış sonrası hizmet kapsamında tüketicinin zararını tazmin noktasında üretici veya ithalatçıya başvuru imkanı getirilmiştir. Tüketici hakem heyetlerinde il ve ilçe tüketici hakem heyeti ayrımı ortadan kaldırılmış, tüketici hakem heyeti bulunmayan yerlerde başvuruların o yer

kaymakamlığına yapılması usulü getirilmiş ve tüketici hakem heyetlerine başvuru sınırı 30.000,00-TL’ye çıkarılmıştır.

Ayrıca, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 59. maddesinde düzenlenen devre mülkten yararlanma hakkı süresi önceden 15 günden az olacak şekilde düzenlenemiyorken, değişiklikle birlikte devre mülkten yararlanma hakkı artık 7 günden az süre boyunca kurulamayacaktır.

19 Nisan 2022 tarihli ve 31814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de (“Tebliğ”) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No:2022-32/66) (“Değişiklik Tebliği”) yürürlüğe girmiştir.

Değişiklik Tebliği ile Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri taşınır satış sözleşmelerinde (taşıt satış sözleşmeleri hariç), ilgili taşınırlara ait ödeme yükümlülükleri sözleşmede döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılsa dahi sözleşme konusu ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunlu kılınmıştır. Bu kapsamda, taşınır satış sözleşmelerinde ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden belirlense bile söz konusu yükümlülüklerin TL cinsinden yerine getirilmesi gerekecektir. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarının veya Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerinin taraf olduğu sözleşmelerin ilgili zorunluluktan muaf olduğu da hüküm altına alınmıştır.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (“TİTCK”) tarafından hazırlanan yeni Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği (“Yönetmelik”) 31686 sayılı ve 11 Aralık 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda, Yönetmelik’in öne çıkan yeni hükümleri şu şekildedir;

Yönetmelik’in tanımlar maddesinde yapılan değişiklikler ile halihazırda mevcut olan beşeri tıbbi ürün ve etkin madde gibi kavramların tanımları detaylandırılmıştır. Tanımlar maddesinde yapılan en dikkat çekici değişikliklerden biri ise, orijinal ve jenerik beşeri tıbbi ürün terimlerinin yerini referans ve eşdeğer beşeri tıbbi ürün ifadelerinin almış olmasıdır.

Ruhsatlandırma süreci ve ruhsat sahibinin yerine getirmesi beklenen gereklilikler daha net ve detaylı bir şekilde düzenlenmiş, ruhsat başvurusun ilişkin verilecek kararlar kabul, usulden ret ve esastan ret olmak üzere üç başlık altında sınıflandırılmıştır.

Kısaltılmış ruhsat başvurusu türleri, yedi başvuru tipi olarak yeniden düzenlenmiş olup, bunlar: bilgilendirilmiş muvafakatlı başvuru, yerleşmiş tıbbi kullanım başvurusu, alerjen ürün başvurusu, eşdeğer tıbbi ürün başvurusu, hibrit başvuru, biyobenzer tıbbi ürün başvurusu ve sabit kombinasyon başvurusudur.

Yönetmelik’le birlikte, aşağıdaki iki yeni ruhsatı askıya alma nedeni getirilmiştir. Bunlar;

  1. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından uygun bulunması kaydıyla, ticari serinin büyüklüğü nedeniyle tek bir ülke piyasası için üretilmediği veya ülkemiz piyasasına sunulamadığı durumlar hariç olmak üzere; bir beşerî tıbbi ürünün ruhsatlandırıldığı tarihten itibaren ilk 30 ay içinde en az bir ticari serisinin piyasaya sunulmaması.
  2. Ülkemizde imal edilen ve daha önce piyasaya sunulmuş olan, karekod uygulaması kapsamındaki ruhsatlı bir beşerî tıbbi ürünün kesintisiz 30 ay boyunca en az bir ticari serisinin yurt içi veya yurt dışı piyasalarda; ülkemize ithal edilen ürünler için ise yurt içi piyasada olmadığının belirlenmesi veya karekod uygulamasının kapsamı dışındaki beşeri tıbbi ürünler için piyasaya sunulduğunu gösteren resmî belgelerin Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na sunulmaması.

Bunun yanı sıra, ruhsatı askıya alınan ürünlerin tekrar piyasaya verilmek istenmesi halinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından belirlenen usullere uygun olarak, ürünü en geç altı ay içinde piyasaya arz etme taahhüdü ile ruhsatın askıdan indirilmesi talep edilebilecektir.

11 Ocak 2022 tarihli ve 31716 sayılı Resmi Gazete’de 2022/1 sayılı Türk Lirası Mevduat Ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Sayı: 2021/14)’de Değişiklik

Yapılmasına Dair Tebliğ (“Değişiklik Tebliği”) yayımlanmıştır. Buna göre, yurt içi yerleşik gerçek kişilerin yanı sıra yurt içi yerleşik tüzel kişiler de tebliğ kapsamına alınmış, ve yurt içi yerleşik tüzel kişilerin ABD doları, Euro ve İngiliz Sterlini cinsinden döviz tevdiat hesabı ve döviz cinsinden katılım fonu hesabı sahibi olup, 31 Aralık 2021 tarihinde mevcut olan bakiyelerini Türk lirasına çevirmeleri halinde, Merkez Bankası tarafından sağlanan kur riski koruması desteğinden faydalanabilecekleri düzenlenmiştir. Ayrıca, yurt içi yerleşik tüzel kişiler için 6 ay veya 1 yıl vadeli Türk lirası mevduat veya katılma hesabı açılabileceği ve yurt içi yerleşik gerçek kişilerin aksine 3 ay vadeli hesap açamayacakları hüküm altına alınmıştır.

Milletlerarası Sulh Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonu (“Singapur Sözleşmesi”) Türkiye’de 11 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Singapur Sözleşmesi’ni imzalayan ülkeler arasında Türkiye’nin ticaret hacminin çoğunluğunu oluşturan Rusya, ABD, Çin, Katar, Suudi Arabistan, Singapur ve İran da var. Uygulama alanı bakımında ticari uyuşmazlıkları kapsayan Singapur Sözleşmesi, tüketici, iş ve aile hukuku alanında uygulanmamaktadır.

Singapur Sözleşmesi, uluslararası ticarette yaşanan ihtilafların tarafsız ve bağımsız üçüncü kişi konumunda olan arabulucu yardımı ile çözülmesinden sonra doğrudan icra edilebilmesini mümkün kılmaktadır. Sözleşme’nin en önemli özelliği ise, sözleşmeye taraf ülkelerdeimzalanmış olan arabuluculuk anlaşma belgelerinin yine sözleşmeye taraf ülkelerin iç hukukune göre başka bir yargılamaya gerek olmaksızın icra edilebilmesidir.

Singapur Sözleşmesinin özellikle zaman ve maliyet avantajı ile ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk kullanımını yaygınlaştırması beklenmektedir.